31 Ocak 2011 Pazartesi

29. Gün

Selamlar şekerlerim,

Kimseler kilomu tahmin etme yarışına girmemiş :) İçinizden kaç geçiyorsa söyleyebilirsiniz emin olun alınmam rahat olun :))

Zaten benim de bu sabah anlatacak pek bir şeyim yok. Dünkü diyet katliamımdan sonra zaten pek diyet üzerine konuşmaya yüzüm yok. Bu hafta kendime cidden dikkat edeceğim. Kendimi tekrardan diyete başlamış gibi hissediyorum...

30 Ocak 2011 Pazar

Haftasonu sizlere kilomu tahmin ettireceğim demiştim, gelin görün ki haftasonu bitti ben daha anca resimleri yükleyebiliyorum. Aslını isterseniz bu gün çekinebilirim sanmıştım olmadı ve şimdi kalktım sizin için çekindim resimleri. Bu yüzdendir ki tam boy bir fotoğraf olamadı elimde. İşte 3 kilo verdikten sonraki halim. Üzerimdeki elbise Koton'dan ve L beden. Hani kafanızda bir fikir olsun diye.. 

İşte ben cancağızlarım... Buyrun bilin bakalım kaç kilo olabilirim acaba :) 


Ayna üzerindeki stickerları görmezden geliniz lütfen :) 

28. Gün

Bu gün utanıyorum bu diyet bloguma yazı yazmaya.. 

Bir kutlamamız vardı ve bu yüzden bu gün bütün diyetim delik deşik oldu. Kutlama öğle saatlerinde olduğu ve ben de geç kalktığım için kahvaltı yapmadım ve direk güne çikolatalı pasta ile başladım. Tamam ince bir dilim yedim ama pasta sonuçta. :( Bir de 2-3 tane böyle tuzlu gevrek gibi bir şeyler vardı onlardan yedim. :( Sonrasında da bir dönerciye gidildi. Sadece döner satılan bir yerde tek yiyebileceğim şey dönerdi. Lavaşını falan yemedim ama döner de yağlı oluyor işte :( Bir daha bir şey yemedim, hoş zaten yiyecek yerim de kalmadı.  

Anlayacağınız bu gün tamamen bir yaramazlık günü oldu.. Affediverin beni, sakın beni örnek almayın, siz diyetinize devam edin... Şurada diyet blogu yazıyorum ve yaptığım işlere bak.. Cık cık cık.... 

29 Ocak 2011 Cumartesi

27. Gün

Vay arkadaş demek istiyorum. 27 gün olmuş :)) 

Haftasonu kilomu sizlere tahmin ettireceğim demiştim ama bunun için pazar gününü beklemeniz gerekecek çünkü yarın bir kutlamamız var. O arada çekineceğim nasılsa diyerek bu gün iş çıkarmadım kendime :)) 
Böyle de tembel bir ruhum var işte, bu tembelliğe karşın diyet yapıyor olmama şaşıyorum... 

Her neyse bu güne dönersek eğer. Bu sabah kalktım bir güzel kendime peynirli omlet yaptım hazır vaktim varken farklılık olsun istedim. Sonrasında öğle yemeğim için et karışımı ile haftasonumu şenlendirdim. Akşam üstü babamlara gitmeye karar verdim. Ve orada misafir olduğunu, çaylar pastalar tüketildiğini bildiğimden ötürü tatlımı da yanıma aldım öyle gittim. Dün akşam kendime cheese-cake yapmıştım da :) Aldım yanıma gittim böylelikle hem onlara eşlik edebildim hem diyetimden çıkmadım hem de yemediğim için maruz kaldığım sitemlerden uzak kaldım. Ve akşam yemeği en güzeliydi. Uzun zamandır canım balık istiyordu. Biz çok balık sever bir aile olduğumuz için Küçükyalı'da sevdiğimiz bir balıkçı var oraya sık sık gideriz. Bünye alışmış uzun zaman olmuştu, Allah'tan akşama oraya gittik. Oranın balık çorbasına bayılırım fakat çorba terbiyeli bir çorba ve muhtemelen içinde un var. O yüzden ben istemedim ama babamlarınkini de kaşıklamadan duramadım. Izgara palamut ve roka ile gayet de sağlıklı ve diyetime uygun olaraktan akşam yemeğimi sonlandırdım. Hatta balık çok bile geldi ki, bana balığın çok geldiği şu güne kadar görülmüş şey değildir. Ben tam bir balık canavarıyımdır, artık ne olduysa kalanı paket olarak buzdolabıma yollandı. 

İşte böyle canikolarım. Şimdi böyle yazınca baya güzel yemeklerle dolu bir gün geçirdiğimi anladım. Daha da mutlu oldum. Yarın görüşürüz!! 

28 Ocak 2011 Cuma

Sizlere esas kilo verme niyetimi açıklamak istiyorum.

Kilo vermek istiyorum çünkü çeşit çeşit yiyecekler deneyip mutfağımı şenlendirmek istiyorum. Gönlümce yemek yiyebilmek için önce kilo vermem gerekiyor. O yüzden önce kilolarımı vereceğim, hafifleyeceğim. Sonrasında da sahip olduğum kiloyu sabit tutmaya çalışarak mutfağımı çeşit çeşit lezzetlerle şenlendireceğim. Olay budur canlarım. Açık ve net olarak ben yemek için yaşayanlardanım. Sağlığım için vücudumdaki fazlalıklara daha fazlasını eklemeden önce onları yollayıp sonrasında dengeli bir sistem kurmam gerekiyor. Yemek yemek için kilo veren biriyle daha önce tanışmış mıydınız :))

26. Gün

Dün kü aksaklıktan sonra bu gün tekrardan beraberiz. Bakıyorum da neredeyse bir ay olacak ben diyete başlayalı. İtiraf ediyorum ki en son 3 kilo vermiştim ama şu anda daha fazla vermiş gibi hissetmiyorum. Pazar gününe kadar hala vaktim var ama sanki 1 ayda 4 kilo veremeyecekmiş gibi hissetmeye başladım. Bu aralar zaten birazcık motivasyonsuzum. Yanımda birileri varken daha kolay uygulamaya başladım, evde tek başıma olduğumda ağzıma bir kaç ufak kaçamak atmaktan kendimi alamadığım anlar oldu bu haftaiçi :( O yüzden de süreci kendi kendime sabote etmiş oldum ve yavaşlattım. Pişman mıyım? Evet, ama bu pişmanlığa takılıp diyetimi daha fazla bozamam. O yüzden yaramazlık yaptıktan hemen sonra kendimi toparlamaya başlıyorum.

Bu blogu biliyorsunuz ki tamamen kendimi motive etmek için açmıştım. Buradan ne kadar çok şey paylaşırsam o kadar rahatlıyorum. Sanki yazdıkça güçleniyorum. Ve bu arada da sadece kendi kendimi motive etmemiş oluyorum. Bir yandan da yolladığınız güzel yorumlarla motivasyonuma motivasyon katıyorum. Hatta dün sabah okuduğum bir yorum (adını veremiyorum bırakmamışsın) sayesinde doğru yolda olduğuma öyle inandım öyle mutlu oldum ki dün hiç yaramazlık yapmadım, çok usluydum. :)

Yine adsız bir yorumda da kaç kilo olduğum ve kaç kiloyu hedeflediğim sorulmuş. Bunun yanı sıra gayet zayıf gözüktüğümden bahsedilmiş. Şöyle söyliyeyim, kilomu şu anda söylemek istemiyorum ya da hedef kilomu onun yerine haftasonu sizlere kilomu tahmin ettirmeye çalışacağım bakalım bu eğlenceli oyunda kimler kilomu doğru tahmin edebilecek. Ondan sonra da hedefimi açıklayacağım. Bu arada zayıf gözüktüğümü hangi resmime dayanarak söylediysen adsız izleyicim, o resmi şöyle bir büyüteyim ben :)))

Şimdilik benden bu kadar. Haftaiçi yaptığım yaramazlıkları da paylaşınca rahatladım. Şimdi uzunnn bir müddet kaçamaksız devam edebilirim.

27 Ocak 2011 Perşembe

25. Gün

Canlarım bu gün öyle yoğun geçti ki sizlerle irtibata geçemedim...

Bu gün diyetime dair bir farklılık olmadı zaten meraklanmayın. Yine yumurta + peynir ikilisi ile kahvaltı ve sonrasında tavuklu öğünler ve sonrasında da pilates.

Çok güzel yorumlar geldi onlara cevaplarını yarın verebileceğim. Görüşürüz şekerlerim :))

26 Ocak 2011 Çarşamba

Öğle yemeği için son 15 dakikam. Mutfaktan börek kokuları geliyor. Sanmayın ki yiyeceğim. Sadece kokunun çekiciliği karşısında kuvvet toplamak için sizlerle paylaşiyim dedim :)

Yoksa ben yine haşlanmış tavuk ve yoğurt yiyeceğim :)

24. Gün

Şekerlerim bu gün için farklı bir şey yok menümde sizlere sunacağım o yüzden aklımdan geçenleri paylaşacağım :)

Sabahleyin hazırlanırken şunu düşündüm de, diyet yaparken sıkılırız. Motivasyonumuzu kaybettiğimiz anlar olur. "Amaannn, bir kere geldik dünyaya şimdi bunu yemiycem de ne zaman yiyeceğim", "Off yeter ya, onu yeme bunu yeme, sıkıldım, streste kilo aldırır al işte stres yaptım" gibi düşünceler kafamızda uçuşur. Bazen bu cümlelerin arkasından ağzımıza yasaklılardan bir şey atarız, ya da miktarı abartıp kendimi şişiririz. Buraya kadar kabulüm peki bundan sonra ne yaparız? Esas tehlike genelde bu noktada başlıyor, çünkü diyet yapmaktan sıkılmış bünye "battı balık yan gider" diyerek fütursuzca yiyeceklere saldırmaya başlıyor, ağzına attığı lezzet ve kalori bombalarını ilk önce suçlulukla öğütürken bir an sonra zevkle bir sonraki lokmayı ağzına atıveriyor. Sonra da "ben niye kilo veremiyorum" veya "al işte yaptığını beğendin mi, onca emek boşa gitti" diyerek kendini kapatıyor. Diyet yapmaktan sıkılabiliriz, canımız hamurlu, yağlı, şekerli, zararlı bir sürü yiyecek isteyebilir. Kimi zaman irademize yenilerek ağzımıza onlardan atabiliriz bile ama en önemlisi devam etmemiz gerektiğini bilmemiz. "Battı balık yan gider" diyerek diyetten vazgeçmemiz. Olabilir o an birden kendimizi kaybetmiş olabiliriz ama şu anda aklımız yerinde yani hemen sürecimize geri dönebilir ve kaldığımız yerden devam edebiliriz. Evet belki süreci biraz yavaşlatmış hatta biraz geriye sardırmış bile olabiliriz ama bu demek değil ki vazgeçmeliyiz. Ufacık bir lokma için koca bir emeği çöpe atmayalım.

25 Ocak 2011 Salı

Evet şu anda öyle bir durumdayım ki, kendi kendime gülüyorum. Şu son 3 saatte ne olduysa sanki 3 haftadır verdiğim bütün kiloları geri almış gibi hissediyorum şu anda. Süt getireceğimden bahsetmiştim dün, evet bu gün yanımda süt getirdim ama sanırım biraz fazla geldi. Bir de meyveli yoğurt, su, çay, nescafe derken davul gibi oldum :) İşin komik yanı bu akşam spora gideceğim için akşam yemeğimi de yanıma almıştım, hatta demin yedim ki sindirilmeye başlansın. Ve bu erken yeme psikolojisinden midir nedir bu gün sanki aç kalacakmışım gibi hissediyordum. Ama şu anda emin olabilirsiniz ki 23 gündür hiç bu kadar tok olmadım :))

Diyeceğim o ki, ben bu kadar çok şey yemeye, içmeye hazır değilmişim. Haftalardır uyguladığım sistem işe yaramış ve az besinle daha mutlu bir bünyeye sahip olmuşum. :) Her işte bir hayır var, bu gün de bunu öğrenmiş olduk.. Umarım spora kadar biraz hafiflerim yoksa bu şekilde pek rahat bir seans olmayacak benim için :))

23. Gün

Canım blogum, bazen şu diyetimde blog açmasaydım bu kadar istikrarlı bir şekilde devam edebilir miydim merak ediyorum. Hem burada yazdığım için bir sorumluluk hissediyorum hem de pes etmek istediğim anlarda sizlere ne diyeceğim aklıma geliyor ve hemen o güçsüz halimden uzaklaşıyorum. Hani diyet yapacak olanlara her gün neler yediklerini tavsiye ederler ya, burası da az çok öyle bir görev görüyor benim için. Kaçamaklarımdan da bahsettiğim için buraya yazmak istemediğim için yemediğim oluyor. Evet gerçekten bu kadar etkili bir motivasyon aracı oldu benim için.

Bu sabah farklı bir kahvaltı ile ödüllendirdim kendimi ve yine krep yaptım. Aslını isterseniz biraz da gereklilikten öyle oldu çünkü bu gün akşam işten çıkmadan bir şeyler yiyip öyle çıkmam gerek. Bu gün pilatese başlıyorum ve eve gittiğim gibi giyinip tekrar çıkacağım hiç vaktim yok, zaten öyle hemen yiyip de spora gitmek olmaz, aç gitmek hiç olmaz. O yüzden sabah kalktım krebimi yaptım, birini yedim birini paketledim yanımda getirdim. Bu gün sütte getirdim yanımda, meyveli yoğurdum da var. Allah değmeyin keyfime mamalarım çok bu gün ;)

24 Ocak 2011 Pazartesi

- Arkadaşlarrrr!!! Milka'nın nesi çıksa süper olurdu?

- Light gofretiii!!

Ofiste sıkılan insan yaratıcılığını kullanıp isteklerini böyle ortaya koyabiliyor :))

22. Gün

Yeni bir haftaya başladık. Dolu dolu 3 haftayı geride bıraktık ve toplamda 3 kilo verdim. Şu anda Dukan Diyetine göre yavaş kilo veriyorum. Normalde dukancılar sadece atak evresi ile bu kiloyu verirken ben normal bir diyette nasıl kilo verilirse öyle veriyorum. Gerçi bazen diyete başlarken tartılmadığımdan sandığımdan daha kilolu olabilirdim ihtimalini  sorgulamıyor değilim. Öyle ya da böyle 3 hafta öncesinden daha zayıfım önemli olan da bu. Üstelik daha dah zayıflayacağım. Yarın akşam pilatese başlıyorum. Geçen sene yaklaşık 5 ay yapmıştım ve inanılmaz memnun kalmıştım. Gerçekten de güzel bir spor şu pilates. Tekrar başlayacağım için heyecanlıyım. Ayrıca kilo verişimin biraz yavaşlamış olabileceği ihtimaline karşılık bu haftayı daha ağırlıklı olarak saf proteinle geçirmeyi planlıyorum. Hoş zaten sebze yediğim zamanlar az ama bu hafta biraz daha dikkat edeceğim. :)

İlk haftalarda işe gelirken yanımda süt getiriyordum sonra bıraktım getirmeyi. Şimdi yine karar verdim sütle gelmeye, çünkü sütüm olduğunda hem daha az acıkıyorum hem de sürekli tatlı bir şeyler yiyormuş gibi motive oluyorum. Evet evet, geçen hafta regl olduğum için çok üstüme gelmemiştim ama bu hafta öyle değil şöyle bir silkeleyim vücudumu :)

23 Ocak 2011 Pazar

21. Gün

Bu gün diyetimdeki en büyük sınavlarımdan birini verdim. Öğle yemeği yiyeceğim yeri sadece benim belirleyemeyeceğim bir güne başladım. Pazar sabahı şerefine krep yaparak kahvaltımı yaptım. Sonrasında ise işte öğle yemeğim benim dışımda gelişti. Ve bir İtalyan restoranına girerken buldum kendimi. Menü önüme geldiğinde ızgara bir şey bulmak için menüde kaybolurken pizzaları, makarnaları okumamaya çalışarak tam bir konsantrasyonla hedefe yöneldim ve ızgara bulamadım :) Sonrasında ızgara tavuklu ve permesan peynirli Casear  salatada karar kıldım. Tabi sosunu ayrıca getirmelerini istedim böylelikle salatam tamamen masum bir şekilde önüme geldi. Bu arada masaya konan türlü ekmekler ve zeytinyağından hiç bahsetmiyorum bile. Nihayetinde salatamı sadece limonla tatlandırarak yedim. Fakat sonrasında büyük ısrarlara daha fazla karşı koyamayarak (biraz da ayıp etmemek için) Sorbe siparişinden bir kaç kaşık almak zorunda kaldım. (duyanda zorla zehir yedim sanacak, halbuki sadece şahane bir buzlu meyve yedim) 

Şimdi yazıyı okuyanlar demesin ki ne var burada bu kadar büyük bir sınav olacak diye. Sınav şuradaki İtalyan mutfağı benim favori mutfağımdır. Başka hiç bir mutfağa ihtiyaç duymadan sadece türlü ekmekler, zeytinyağlılar, balıklar, makarnalar, pizzalar ve dondurmalarla dolu bu mutfağı şarapla birlikte bir ömür tüketebilirim. Düşünün yani benim için nasıl bir öğün olmuş :)) 

Sonrasında eve geldiğimde köfte yaptım yedim. Buraya kadar her şey iyiydi. Sonrasında babam aradı ve babaaneciğimin 52si dolayısıyla yapılmış olan helvadan getirdiğini söyledi. Bu aralar diyette olduğum için o kadar çok şeye "yemiyorum" diyorum ki, bu sefer bir şey diyemedim ve çıktım aldım helvayı. Sadece bir kaşık tadına bakıp, dua etmeyi planlarken 4 kaşık ağzıma attığımı fark ettim. :( Bir yandan çok tatlı geldi, bir yandan yiyiverdim helvadan düşündüğümden çok. İtalyan sınavını geçtim ama helva da takıldım. Bu da bu haftasonunun itirafı olsun bakalım... 

22 Ocak 2011 Cumartesi

20. Gün

20. güne gelmişiz!! Haftasonu olması sebebiyle anca akşam saatlerinde sizlerle buluşabildim. Aslını isterseniz bu gün yeme düzenimde farklı bir şey olmadı. Kahvaltım yine yumurta, peynir ve domatesle öğle yemeğim tavukla ve akşam yemeğim de köfteliydi. Öğlen ve akşam arasında bir tane light meyveli yoğurt yedim. Bunlar dışında yediğim bir şey yoktu.

Bu gün bir şey keşfettim. Su bağımlılık yapıyor. İş günlerimde masamda duran şişe sayesinde her an su içebiliyorum, gözümün önündeki suyu yudum yudum akşama kadar içiyorum. İşten çıktığımda 2 litre su çoktan bitmiş oluyor. Haftasonunda ise sürekli hareket halinde olduğum için öyle gözümün önünde bir su olmuyor, ara ara aklıma geldikçe içiyorum. Tabi böyle olunca akşam saat 4-5 arası en az 1,5 litre su içmiş olmaya alışan bünye bir anda susuz kaldığını hissediyor. Bir anda su, suuu!! diye çöl ortasında kalmış bedevi gibi su ararken buluyorum kendimi. Hani şu su içemediğini söyleyenler var ya, bir içmeye başlasalar böyle bağımlısı olurlar. :))

İşte böyle şekerlerim. Bu gün cumartesi olduğu için akşam dışarı çıkma ihtimaline karşı bu günlük light içecek hakkımı dışarıya saklıyorum. Böylelikle dışarda da kendimi yoksun hissetmeyeceğim ;)

21 Ocak 2011 Cuma

19. Gün

Cuma!! Bu gün sabahtan toplantı için şirket dışında olduğum için anca sizlerle buluşabiliyorum. Sevgili cuma gününün bu sayede hızla geçtiğinin de farkındayım pek mutluyum. Neyse konumuz bu değil. Konumuz beslenme :)

Aslını isterseniz bu gün için diyetimde farklı şeyler yaşanmadı. Yeni bir tarif uygulamadım ya da farklı bir kombinasyonla tabağımı şenlendirmedim. Bu günün tek önemli olayı akşam üstü ara öğünüm için yanıma bir şey almayı unutmuşm olmam. Sabah nasıl hazırlandıysam öğle yemeğimi alıp çıkmışım, akşam üstünü unutmuşum :))

Şimdilik benden haberler bu kadar. Hafta sonu değişik tariflerle karşınızda olabilirim ;)

20 Ocak 2011 Perşembe

Sıkıldığım zaman yemeğe saldıranlardanım. Zaten fazlalık olan kilolarımın en büyük sorumlusunun bu dengesiz kriz anları olduğuna inanıyorum çünkü bu saldırı zamanları dışında gayet dengeli bir sistemle besleniyordum. Dukan Diyetini tercih etmemdeki en önemli sebep işte bu kriz anlarında yaşayacağım rahatlıktı. Çünkü ne diyordu Pierre amcamız dilediğiniz zaman dilediğiniz kadar yiyiniz. (tabi bu dilek kısmını abartıp oturup bir kuzu yiyin demiyor) Şimdi böyle anlarım olduğunda, ki diyete başladığımdan beri kesinlikle çok az oluyor, izinli yiyeceklerimle kendimi şımartıyorum. Böylelikle üzerimde bir baskı hissetmiyorum ve rahatlıkla diyetime devam edebiliyorum.

Herkes çok katı bir diyet yaptığımı düşünürken ben daha önce hiç bu kadar rahat yemek yiyemediğim düşünüp beslenme rutinime sahip çıkıyorum. :)

18. Gün

Aman da aman günaydınlar olsun, sabah-ı şerifleriniz hayrolsun! :)) (Sanmayın ki "Muhteşem Yüzyıl" etkisi altındayım, kendisini daha bir bölüm dahi izlemedim.)

Bu günkü mutluluğumun nedeni dün akşam kendime ekmek yapmış olmam. Evet yanlış okumadınız ekmek yaptım. Daha önce yaptığım kahveli keklerin sahibi Özge'nin güzel blogunda gezinirken bir ekmek tarifi ile karşılaştım. Dedim ben bunu uyarlarım dukana. Akşam yemeğinden sonra giriştim mutfağa..
Orjinal tarifi şuradan okuyabilirsiniz, hatta okuyun da ben çünkü tekrardan yazmayacağım. (böyle de üşengecim işte) Yarım ölçü ile yaptım ilk denememi, 1 bardak kepekli yulaf unu kullandım, 4 kaşıktan birazcık fazla kadar oldu. 1 arpacık soğanı, göz kararı light kaşar, çeyrek bardak yağsız süt ve baharat ekledim. Tuzunu bol tutmaya çalıştım çünkü bu kepekli yulaf unu bana biraz tatlı geliyor onu dengelemek için baharat ve tuz konusunda cömert olmak gerekiyor. Tarifte 2 kaşık zeytinyağı diyordu, yarım ölçü olduğu için 1 kaşık koysam mı diye düşünürken kitaptaki şu cümleler aklıma geldi; "eğer ki tuvalete çıkma konusunda problemler yaşıyorsanız birazcık yağ kullanabilirsiniz." Bende 1 kaşıktan biraz daha az bir yağ kullandım. Hepsini yoğurdum pek güzel bir hamur oldu. 20 dak. dinlendirdikten sonra 4 parçaya böldüm ve tombul tombul ekmekler olmak üzere attım fırına. Çıktıklarında daha sıcakken bir tanesini parçaladım ve tadına baktım. Gayet makul bir tadı vardı, baharatı biraz daha fazla kullanılabilirdi, içindeki soğan çok hoş bir tat veriyordu ve kesinlikle yenebilir bir tattaydı. Ekmeğim olduğu için nasıl mutlu oldum nasıl.

Kitapta seyir evresi için günde 2 kaşık yulaf kepeği yeme izni veriyor. Ben yulaf kepeği yerine kepekli yulaf ve kepekli yulaf unu kullanıyorum. Bu tarifte de 4 kaşık un kullandım ve 4 parça ekmek elde ettim yani 1 ekmek başına ortalama 1 kaşık denk geliyor. Bu da gösteriyor ki istersek bunlardan 2 farklı öğünde yiyebiliriz veya günde 1 tane ekmek yerken başka bir öğünde başka bir yulaflı şey tüketebiliriz. Mesela benim otlu peynirli muffinlerde de 6 kaşık yulaf konuluyor ve ben onlardan 7 tane muffin yapıyorum. Yine 1 muffin başına ortalama 1 kaşık yulaf denk gelmiş oluyor. Bu yüzden ben bu gün yanımda 1 tane muffin 1 tane ekmek getirdim. Hem çeşit olsun hem de tok kalayım diye.

Bir de iki gece evvel çeşit olsun diye yoğurt dondurmamı nescafeli yapmıştım. Dün tadına baktım, çok güzel olmuştu. Böyle her gün farklı farklı dondurmalar yiyorum, diyetten önce bu kadar dondurma izni vermiyordum kendime çok mutluyum :)

İşte yazdığım en uzun yazının da sonuna gelmiş bulunmaktayız. Ekmek sahibi olmuş olmanın sevinci ile hafif günler diliyorum sizlere!!

19 Ocak 2011 Çarşamba

Selamlar şekerlerim.

Yine bir öğleden sonrada beraberiz. Dünkü yaşadığım açlık yüzünden bu gün biraz daha temkinliyim. Dört buçuğa doğru nescafemi yaptım. Böyle koydum yağsız sütümü, tatlandırıcımı ekledim bir de vanilya aroması damlattım 1-2 damla. Oldu mu sana Starbucks kıvamında kahve. Hıh! Halt etmiş onlar bu tada ne kadar istiyorlar, ben hazırladım işte mis gibi. Yanına da şu yaptığım kahveli keklerden son bir tane kalmıştı onu yedim. Şimdi karnım yeterince tok. Normalde beşte meyveli light yoğurdumu yiyordum ama yemesem mi acaba, üst üste çok mu tatlı olur diye çekiniyorum. Evet diyet yapıyorum ve üst üste çok mu tatlı olacak diyebiliyorum. Varın siz düşünün nasıl kolaycık bir diyet bu ;)

17. Gün

Günaydınlar canlarım :) (Ben yazıyı sabah yazıyorum diye siz de sabah okuyor olmak zorunda değilsiniz ya neyse artık böyle girdik bir kere) Keyifler nasıl? Herkes iyidir umarım. Benim bu coşkun halimden anlaşılacağı üzere ben de iyiyim. Aslını isterseniz ekstra bir durum yok. Tartıldım da kilo verdim diye de görmedim kendimi. Sadece iyiyim bu gün.

Dün akşam üstü kötüydüm aslında. Şöyle ki pazartesi akşamı yemeğimi yapmıştım, salı akşamı eve geldiğimde ısıtıp yiyecektim. Bunu düşündükçe mutlu oldum dün, eve gittiğimde yemek derdi yok diye. Gelin görün ki başka bir derdim varmış o açlık! Dün işten eve gidene kadar ki bir saatlik sürede nasıl acıktım bilemezsiniz. Başım falan dönmeye başladı açlıktan oysaki akşam üstü ara öğünlerimi yapmıştım bu kadar feci durumda olmamam gerekirdi. Neyse eve gittiğim gibi yemeğimi ısıttım ve yedim. Fakat o kadar çok acıktığım için öncelikle porsiyonum biraz fazla kaçtı sonrasında da midem doyduğu halde beynim doymadı. Sürekli kendimi mutfağa attım. 2 kere yoğurt dondurması, 1 parça bol kakaolu çikolata yedim, 1 şişe light gazoz içtim bir de 3-4 tane kaju atıverdim ağzıma. Dişime uygun bir şeyler daha bulsam neler yerdim kim bilir. Korktum kendimden bir an için diyetten çıkacağımı sandım. O zaman anladım gerçekten diyet yapmadığım zamanlarda kendime neler yaptığımı. Çoğu zaman fazla yememek adına kendimi aç bırakıyordum sonra da böyle doyamayacağım, yine aç kalacağım korkusuyla doyduğum halde saldırıyordum her şeye. Bu yüzden altı öğün yememizi söylüyorlar, bu yüzden aç kalmayın diyorlar burası kesin. Çünkü bu zamanlarda iş fiziksel açlıktan çıkıp duygusal açlığa giriyor. Ki duygusal açlık bastırılması daha zor olan bir açlık.

Siz de benim yaşadığım gibi bir açlık krizi yaşamamak için dikkat edin ve sakın aç bırakmayın kendinizi. Ben öğle yemeklerimde tavuk yemekten şaşmamaya kadar verdim. En uzun süre beni tok tutan ve kan şekerimi böyle aniden düşürmeyip beni krizlere sokmayan bir besin olarak diyetimin kralı olarak tavuğu ilan ediyorum. (yoksa kraliçe mi demeliydim.) Bu arada bu yaşadığım kriz halinin regl olmamla bir bağlantısı olabilir mi bilemem. Bu da aslında göz önünde tutulması gereken bir konu.

18 Ocak 2011 Salı

16. Gün

Diyetimle birlikte üçüncü salıya da girmiş bulunmaktayız. 16 gündür diyetteyim. Hafiflemeye başladığım için çok mutluyum, daha da hafifleyeceğimden şüphem yok.

Dün regl döneminde olduğum için iştahımın açılmadığını söylemek gibi bir gaflette bulundum. Yanılmışım! İştahlıyım dün akşamdan beri daha doğrusu canım sürekli hamur işi istiyor. Makarna istedi önce, krep yaptım yedim nefsimi körelttim. Sonra sıkıldım tatlı bir kamur işi istedim bu sefer de geçen hafta Özge'nin lezzetli blogu "Sütüme Sarelleme Karışma!"da gördüğüm kahveli keklerden yapmaya karar verdim. Zaten çok az malzemeli bir kek olduğu için ideal oldu. ( üç tane muffin kadar oldular, hatta muffinden bile küçük oldular diyebilirim ) Un için kepekli yulaf unu kullandım, pudra şekeri diyordu bende tatlandırıcıyı süzgeçten eleyerek koydum artık ne kadar pudra olursa :)) Bir de tarifte ceviz vardı ben koymadım, cevizi çok sevsem de tatlıların içinde yemekten hoşlanmıyorum. Tadı gayet yerinde oldu sadece kahveyi biraz fazla kaçırmışım sanırım kahvenin acılığı vardı. Ama yağsız sütle yaptığım nescafemle şahane bir ikili oldular. :)

Bu sabah da 16 gündür önünden her geçtiğimde canım istemediği için kendimle gurur duyduğum simitçinin önünden geçerken o mis gibi çatallara şöyle bir daldım. Bir kaç saniye sonra silkelendim ama anladım ki bu regl dönemi bende hamur etkisi yaptı :))

Öğlen yemeğim için de yanımda ton balığı getirdim, otlu peynirli muffinimle birlikte güzel bir öğle yemeği oluyorlar. Hem değişiklik oluyor hem de balık yemiş oluyorum. Kahveli keklerimden de getirdim yine yanımda, içine koyduğum un miktarı sadece 1,5 kaşık kadar olduğu ve bu da üç parçaya bölündüğü için bir tane de ondan yemenin sakıncası olmadığını düşünüyorum. Anlayacağınız bu günlerde kepekli yulaf unu ile her türlü tarifi deneme potansiyelim var :))

17 Ocak 2011 Pazartesi

Bu akşam için kendime değişik bir şeyler yapmak istedim. Aklımda bir kaç yemek vardı ama içime sinmiyorlardı. Sonra aklıma geldi "krep yapsam ya" dedim. Bir önceki denememde çok başarılı olamamıştım, bu gün bir daha yaptıktan sonra anlıyorum ki o gün kesinlikle bir şeyleri yanlış yapmışım. Gayet dikkatli bir şekilde tarifi uyguladım, tavaya yağ koymadığım için açtım altını gerçekten kızgınken döktüm karışımı ve çok daha güzel pişti. Bir öncekinde tadını çok farklı bulmuştum ama bu sefer gayet beğendim. Neredeyse hiç fark yoktu. İçine kaşar ve tavuk jambon ilavesiyle tam bir krep oldu. Ve kesinlikle haftada en az bir kere yapmaya karar verdim.

Ayrıca biliyorsunuz bir önceki postumda canımın makarna istediği itirafında bulunmuştum. Kreple bu istediğimi biraz da olsa bastırmış oldum. Hamurlu bir şey yemiş olduğum için hamurlu yiyeceklerin mutluluğunu yaşadım :))

Daha önceki krep denememle uzaklaşmış olduğum kepekli yulaf unumla tekrar barış ilan etmiş oldum. Şimdi farklı tatlar denemek için mutfağa gitme zamanı :))
Alın size benden bir itiraf daha,

Ben makarnayı özledim.

15. Gün

Güzel bir haftaya kocaman bir merhaba!! Bu gün coşku doluyum. Her şeyi abartasım, böyle allayıp pullayasım var. Aslında tam tersi bir ruh hali içinde olmam daha muhtemeldi ama tam tersi bir havadayım. Aman böyle kendi kendime de nazar değdirmeyeyim de :)

Canlarım cumartesi günü neden çikolataya dayanamadığımın sebebi bu sabah belli oldu. Tahmin edebileceğiniz üzere regliyim. Bu konuyu burada paylaşmakla paylaşmamak arasında çok gidip geldim ama diyet zamanlarında bu dönemin ayrıca işlenmesi gerektiğine karar verdim. Malum bu dönemde bizlerde bir tatlı istediği, zor durdurulur bir açlık hali baş gösteriyor. Bir de şahane bir şişlikle vücudumuz bizi kandırıyor. Dün tartıldığımı ve 2 kilo 200 gram verdiğimi söylemiştim. Oysa ki kişi regl dönemine girdiği vakit vücudu su topladığı için genellikle tartıda 1,5 - 2 kilo arasında bir fazlalık gösterir. Yani ben hesapladığımdan daha fazla kilo vermiş olabilirim. Şu anda tam olarak verdiğim kiloda olmama ihtimalim yüksek. Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim uzun zamandır olmadığı kadar rahat bir şekilde geçiş yaptım bu döneme. Çikolata istediğim dışında iştahımda bir artış olmadı. Şişkinliğim ise beni rahatsız etmeyecek bir seviyede. Kendimi hafiflemiş hissettiğim için olsa gerek duygusal anlamda da çok gel-gitli şeyler yaşamadım.

Dün akşam da kalktım otlu peynirli muffin yaptım. Daha öncede yapıp kaç gün yemiştim. Ekmek niyetine tüketilebilecek çok lezzetli bir seçenek. Diyet yapmayan iki kişiye yedirdim, ki bunlardan bir tanesi erkekti, onlardan da geçer not aldı. Ekmek ihtiyacı hissedenler için çok güzel bir alternatif. Dün daha sıcakken bir tanesinin tadına baktım bile yine çok lezzetli olmuştu. Bu gün de getirdim yanımda akşam üstü çayımla birlikte ara öğün yapacağım onunla. Diyette olabilirim ama beş çayı keyfinden mahrum kalacağımı kim söyledi ;) Sağolsun Simla sayesinde kendime böyle keyif anları yaratabiliyorum.

Anlayacağınız haftaya güzel başladım. Zor geçebilen bir döneme iyi girdim, sırf bu yüzden bile diyet yapmaya değer ;)

16 Ocak 2011 Pazar

14. Gün

Yenildim! Korkmayın sadece tartıya yenildim ve bu sabah tartıldım. Kilom sandığımdan daha çok çıktı fakat son tartıldığımdan bu yana 2 kilo 200 gram vermişim. Yani 14 günde 2 kiloyu vücudumdan atmışım. Bu şekilde devam ederse normal bir diyet rutini içinde kilo vermiş olacağım.

Bu gün ekstra bir yiyeceğim olmadı fakat dün çikolatasızlığa daha fazla dayanamadım ve %75 kakao içeren Lindt Ekvator aldım. İlk önce bir parça kırdım sonra azıcık daha kırıkladım fakat ikinci parça çok geldi desem bilmem bana güler misiniz :) Bu gün de bir parça aldım ama sadece bir parça! Aslında bu şekilde kakao değeri yüksek bitter çikolatalar doktorlar tarafından da tavsiye ediliyor. Günde bir parça yenen yüksek kakaolu bitter hem nefsimizi köreltirken hem de fayda sağlıyor.

Onun dışında daha önce yaptığım limonlu yoğurt dondurmamdan tekrar yaptım attım buzluğa. Sonra bir konuşma sırasında limonlu değil içine diet reçel koyarak da farklı tatlarda yapabileceğimi fark ettim. Dün bir de öyle franbuazlı yoğurt dondurmasını denemiş oldum. Reçel olduğu için tatlandırıcı koymam dedim ama az geldi az birazcık yine tatlandırıcı koydum ve yine birazcık limon suyu koydum. Bu gün yedim bir tane ve çok beğendim. Böylelikle buzluğumda iki çeşit dondurmam oldu. Ufak porsiyonlar halinde kaldırdığım için sıkıldıkça bir tane yemek çok zevkli oluyor :)) Ayrıca kitapta buz yemenin kalori yakmak üzerindeki olumlu etkilerinden bahsediyor, bunları yerken de ufak da olsa o kısıma bir gönderme yapıyormuşum gibi hissediyorum ;)

Aaa ben size esas haftasonu kaçamağımı itiraf etmedim. Cuma akşamı arkadaşlarla sinemaya gittik, ben o gün light içecek hakkımı filmi seyrederken kullanmak üzere saklamıştım. Fakat patlamış mısırı hesaba katmamıştım. Ne kadar dirensemde elden ele gezen koca kova mısıra 1-2 kere elimi daldırmaktan kendimi alamadım....

15 Ocak 2011 Cumartesi

13. Gün

Güzel bir cumartesi sabahına uyandık! Güneşin güzel yüzü şerefine sabah kahvaltımda 3 ince dilim sucuk ve birazcık da normal kaşar peynir yedim. 

Kilomdaki değişim daha gözle görülür hale geldi sanırım artık iki kiloya yaklaştım. Dukan diyetinin özelliği diyetin ilk günlerinde çok hızlı bir kilo kaybı olmasına rağmen ben öyle bir etkiyle karşılaşmadım. Bu durumu ilk zamanlar biraz kafama taksam da şimdi hiç umursamıyorum. Benim için şu anda önemli olan kilo verebiliyor olmak. Ve şu anda kilo da veriyorum farkındayım. Bu diyetle şunu anladım ki, kilo vermek istediğim zaman belli bir programa sadık kalınmaya çalıştığımda çok daha başarılı oluyorum ve sıkılıp diyeti bozmuyorum. Şimdi de belli bir program dahilinde kilo verdiğim için ne kadar sürede kaç kilo verdiğimi hiç takmıyorum kafama. Normal bir diyette zaten ayda dört kilo vermek normal olandır benim için de şu anda böylesi olsa hiç yoktan iyidir diyeceğim. Sonuçta bir ay bittiğinde bir ay öncekinden her türlü zayıf olacağım. 

İşte böyle iyi niyetlerle dolu bir  haftasonundayım. Diyetimle mutluyum! :)

14 Ocak 2011 Cuma

12. Gün

Canlarım bu gün birazcık keyifsizim. Diyetimle ilgili bir problem yok, tıkır tıkır işleyen bir saat gibi gidiyor diyet.

Akşama arkadaşlarımla sinemaya gideceğim onu düşünmek mutlu ediyor, gittiğimde de orada ızgara bir şeyler yemeyi planlıyorum. Öğlene de ofis de köfte var o yüzden bu günüm pek güzel geçecek diyetim için.

Benim için de aynı şekilde güzel geçmesi ümidiyle şimdilik kaçıyorum....

13 Ocak 2011 Perşembe

11. Gün

Artık günlerimizin adı çoğaldı. Bu arada kilolarımız da azaldı. Dün böyle bir tartılma telaşına girmiştim ama sonrasında ilk verdiğim karara destekçi çıktı ve sanki içimdeki bütün fırtınayı dindirdi. Şimdi yine sakinim, aynada gördüğüm Pelin'in kaç kilo olduğunu merak edene kadar tartılmayacağım. Bu açıdan bakıldığında bu diyetle ilgili "atak evresinde şu kadar kilo verdim" "bu kadar günde bu kadar kilo verdim" gibi cümleler kuramamış olacağım.

Bu gün yine sebze + protein günüm. Bu yüzden sabah kahvaltıma domates de ekledim mis gibi oldu. Şu diyette değerini anladığım şeylerden biri kahvaltıda domates yeme keyfi oldu. Normalde iş günleri doğramaya üşendiğim domates şimdi izinli günlerimde tabağıma ilk koyduğum şey oluyor. Öğle yemeğim için yine tavuk suyuna çorbam var, üstelik sebze de yiyebileceğim için ofisteki mönüden de tırtıklayacağım.

İşte böyle şekerler, benim bu günkü diyet günlüğüm böyle başlıyor.

Dünkü "inşallah" dualarınız yerine ulaştı haberiniz olsun. Çok teşekkürler, sizlerin de istediği şey için bir inşallah!!

12 Ocak 2011 Çarşamba

Karar verdim, kesinlikle en kısa zamanda tartılıyorum.
Bu böyle olmuyor :)) Önemli olanın kaç kilo verdiğim değil kaç kilo olacağım diyerek ufak çapta bir başkaldırı ile başladığım diyetimin 10. gününde tartılma ihtiyacı hissetmeye başladım. Umarım gerçekten umduğum gibi bir kilo vermişimdir...

Niyeyse böyle bir içim çöktü öğlene doğru. Nerdeyse koşa koşa karşıdaki eczaneye gidip tartılacağım :))

Onuncu Gün

10!
On gündür diyetteyim. Normal olarak dukanda bu güne kadar benim en az 1-1,5 kg vermiş olmam gerekir. O da en az. Daha bile çok verilir. Fakat ben ne kadar verdiğim konusundan bi haberim. Tartılmadan başladığım diyetime tartılmadan devam ediyorum. Peki kilo vermedim mi? Kesin verdim. Yüzümdeki ve göbeğimdeki farklılığı çok net görebiliyorum. Sadece halen size bir sayı veremiyorum. En kısa zamanda onu da yapacağım inşallah :)

Bir kaç günki ufak sapmalar dışında istikrarlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde ilerliyorum. Bu öğlen yine tavuk yiyeceğim. Tavuk yediğim zaman uzun saatler tok kalabilmeyi çok seviyorum. Tavuk yemenin en cazip yanı o bence.

Bunun yanı sıra seyir evresinde 1P+1PS şeklindeki formülle ilerliyorum. Yani bir gün yine atak gibi saf protein diyeti ertesi gün sebzelerin bulunduğu sebzeli protein diyeti. Bu gün saf protein günlerimden.

İşte böyle yol arkadaşlarım. Onuncu günümüz de böyle başladı. :)

................. burada bir dileğim yazıyor okuyanlar "inşallah" derlerse sevinirim ;)

11 Ocak 2011 Salı

Dünden bu yana diyetime karşı ufak girişimler oluyor. 

Akşam eve geldiğimde karşı komşumda olan bir paketimi aldım, o sırada mis gibi bir koku sardı apartmanı. Çorba yapıyormuş, ister misin dedi, yok dedim evde yemeğim var. Oysa evde yemeğim yoktu sadece diyette olduğum için böyle söylemiştim. Peki dedi, iyi akşamlarlaştık, herkes evine girdi. Beş dakika sonra kapım çaldı, içine sinmemiş bir kase koymuş getirmiş. O aç mideme o mis gibi kokular gerekli sinyali çoktan yollamışlardı bile, evde benden de başka biri yok o içsin çorbayı. Tazecik sıcacık çorba bekletilmez ya içiverdim çorbayı. Zaten tavuk çorbasıymış ama tabi terbiyesi falan bir farklı, bir güzeldi. Uzun zamandır içtiğim en güzel çorbalardandı... 

Bu diyetle tadının kıymetini anladığım çok yiyecek olacak gibi gözüküyor. Yiyemediğim her şey daha da lezzetleniyor sanki... 
Seyir evresine geçtim ya hani, artık sebze yiyebiliyorum. Ben de bu öğlen hazır yanıma bir şeyler alamamışken ofisin yemeklerine ayak uyduriyim dedim. Ispanak ve pırasa vardı, birazcık da karışık yeşillik. Her zaman ki gibi light yoğurdumla birlikte hüplettim hepsini. Yalnız hem ıspanakta hem de pırasa da pirinç olması birazcık canımı sıktı, ne kadar ayıklamaya çalışsam da boş tabi arada girdi onlarda bünyeye...

Tabi sadece sebze ile beslenmek tok tutmuyor (muş). Normalde hiç böyle midem kazınmıyordu ama bu gün midem kazım kazım kazınmakta. Birazdan yine peynir tırtıklayacağım ve sonra meyveli light yoğurdumu yiyeceğim ama bakalım akşam eve gidip yemeği hazırlayana kadar neler olacak...

Dokuzuncu Gün

Salı sallanır derler bakalım bu gün diyetimiz sallanacak mı?
Dün akşam süpriz bir programla ani bir ev toplaşmasına dahil oldum. Tabi birası, rakısı, mezesi, cipsi, kuruyemişi derken ortada bana karşı kurulmuş bir tablo oluştu sanki. Ben light colamı aldım, bütün gece onunla takıldım. (diyette serbest) Ama tabi geç saatlere kadar oturulunca dayanamadım 2 tane çiğ köfte, bir kaç parça da kavurma attım ağzıma. Yine diyetime en yakın şeyler olarak gördüklerimi tercih ettim ama çiğ köftede bulgur var, kavurma desen yağlı :( Artık yapacak bir şey yok, daha fazla aç kalamazdım.

Bu sabah kahvaltım ise zengin oldu. Evde olmadığımda işe gelirken kahvaltımı alıp öyle geldim, Allah'tan hemen aşağımızdaki yerde sabahları çok güzel kahvaltı çeşitleri oluyor. Oradan kendime güzel bir tabak hazırladım, yumurta, beyaz peynir (tabi yağsız yoktu :( ), nane, salatalık ve jambondan oluşan zengin mönümle güne iyi başladım.

Bu öğlen ıspanak da yiyeceğim, bu gün sebzeli günüm :) Akşam üstü ara öğünüm için de meyveli light yoğurt (şu meyveli light yoğurtlar da keşke her yerde olsa, zor bulunuyor, sinir oluyorum) getirdim. Ohhh mis gibi tatlı keyfi yapacağım..

10 Ocak 2011 Pazartesi

Bu akşam ne yesem onun derdine düştüm :)

Mis gibi tavuk suyuna çorbam var ama sonrası için de ufak bir şeyler gerek sanki... Ne yapsam ki acaba? Aslında otlu-peynirli muffinlerim bitti, onlardan mı yapsam ne yapsam...

Sekizinci Gün

Bir pazartesiyi daha diyetimizle birlikte karşılamış bulunmaktayız. Güzel bir gün, güneş var, enerji dolu. Ben her zamanki yumurta - peynir kahvaltımı yaptım masama geldim. Şimdi bir fincan çayımı içiyorum. Bir şişe suyum da yanımda ufak ufak bitirilmeyi bekliyor. Genelde bir şişe suyumu öğle yemeğine kadar bitirmiş oluyorum. Kalan bir şişemi de iş çıkışına kadar tüketiyorum. Böylelikle işten çıkmadan iki litre suyumu içmiş oluyorum.

Öğle yemeğim için dün akşam yaptığım tavuk suyuna çorbamdan getirdim yanımda. İçine yulaf attığım için şehriyeli gibi oldu. Bir de terbiyeledim, biraz da tavuk parçaları attım, üzerine de karabiber ohhh değmeyin keyfime. Yanına yine muffin getirdim ki tutsun, cuma gününden kalan yoğurdum da var. Öğlene yiyeceğim çok, ye ye bitmeyecekler. :)

9 Ocak 2011 Pazar

Şu anda sizlere mutfağımdan sesleniyorum :) Şu diyete başlamadan önce mutfakla olan birlikteyim biraz parçalı bulutluydu. Yalnız yaşadığım için yemek yapmaktan üşendiğim çok olurdu oysa şimdi sürekli mutfaktayım. Doymak için kendi yemeğimi hazırlamam gerekiyor. Aynı zamanda tatlı istiyorsam yapmalıyım, ekmek istiyorsam uydurmalıyım. Kısaca diyetle birlikte mutfağıma hayat geldi..

Öğle yemeğimde baharatlı tavuk yapıverdim kendime, üzerine ara öğünde yapmadım. Şimdi tavuk haşlıyorum, tavuk suyuna çorba yapacağım. Bir yandan da yine Simla'nın tariflerinden olan cheese-cake fırında pişmekte :)

Gördüğünüz gibi muffinler, dondurmalar, cheese-cakeler havalarda uçuşuyor, şimdi bu diyet yapılmaz mı? Yapılır hem de çok güzel yapılır :))

Yedinci Gün

Geldik mi yedinci güne? Geldik, geldik :) Çok da güzel geldik. Açıkçası bir haftalık diyetimle çok mutluyum. Kesinlikle açlık hissetmiyorum. Hatta şöyle söyleyebilirim, bu diyete başlamadan önce yemek yerken içimde garip bir his olurdu sürekli "çok mu yiyorum acaba" diye kendimi sorgulardım. Şimdi ise izinli yiyeceklerimi dilediğimce yiyebileceğimi bilmenin rahatlığı ile vicdan azabı çekmeden karnımı doyuruyorum. Daha önceleri kendimce kıstığım yemeklerden dolayı açlık çektiğim olurdu, üstelik bu açlık anları beni o kadar rahatsız ederdi ki kimi zaman başım dönerdi. Tabi böyle anlardan sonra kilo verme şevki diye bir şey kalmıyordu. Şimdi ise tokum! Daha hiç açlıktan baş dönmesi yaşamadım, bu beni öyle motive ediyor ki diyetime canla başla sahip çıkıyorum. 

Daha sadece kahvaltımı yaptığım için bu günün mönüsüne dair söyleyecek bir şeyim yok. Dün yapacağımdan bahsettiğim limonlu-yoğurtlu dondurmasını yaptım, üzerine yedim bile, çok da beğendim. Tek sorun limon suyunun ölçüsünü karıştırmışım azıcık fazla gelmiş, ağzım biraz yımış yımış oldu yedikten sonra. 

İşte şimdilik böyle bakalım öğlen ve akşam nelerle besleneceğim. :) 

8 Ocak 2011 Cumartesi

Altıncı Gün

Sevgili seyircilerim bu gün seyir evresine girmiş bulunmaktayım. Altı gündür yemediğim domatesle bu sabah kahvaltıda buluştum. Çok mutlu oldum ne yalan söyleyeyim özlemişim kahvaltıda domates yemeği. Seyir evresiyle birlikte hayatıma sebzeler de geri dönüyor.

Dün akşamki yemekten bahsetmiştim. Diyetime uygun yiyecek bulmakta hiç zorlanmadım esas zorlandığım çevremdekilerin tepkisiydi. Benim diyete başladığımı bilmeyen masa halkı "bir çatal alsan" "bak bu kadardan bir şey olmaz" diyerek yemem yasak olan şeyleri önüme sürmeye çalıştılar. Onlara "ben yemediğimde çok daha mutluyum" desem de diretmelerinden vazgeçmediler. Ama ben pes etmedim ve geceyi istediğim gibi bitirdim.

Ayrıca zamanım olduğu için yoğurdumu süzdüm, tatlandırdım ve yine Simla'nın tariflerinden limonlu-yoğurt dondurması  yaptım. Şimdi buzlukta soğuyorlar. Benim gibi dondurma sever için daha güzel bir tarif olamazdı şu diyet zamanlarında. Bir sonraki hedefim cheesecake :))

İşte böyle haftasonuyla birlikte seyir dönemine geçtim. Bakalım bu evrede beni neler bekliyor :)

7 Ocak 2011 Cuma

Ton balığı tavuk gibi tok tutuyormuş onu test etmiş oldum kendimce :)

Akşam üstü ara öğünümde yine peynir yedim sonra süt içtim. Evet kulağa garip geliyor ama hem sık sık yemenin faydasından hem de akşam yemeğine saldırmadan durabilmek için yiyorum öyle. :)

Bu akşam da dışarda olacağız, diyetimle ilk sokak gezmesine çıkıyorum. Allah'tan kolaycana her yerde olan köfte ızgaralar var da ne yesem derdim yok :)

İşte böyle, ilk diyetli haftasonuma da giriyoruz. Bakalım neler olacak.. İyi tatiller!!
Öğle yemeğimi yedim. Muffinlerimin tadına bakmış oldum ve beklediğimden daha lezzetli oldukları için çok mutlu oldum. Tek problem içinde yağ olmadığı için kolay dağılıyor oluşuydu bir de gözümü korkak alıştırmışım, kabarıp kabından taşıcak korkusuna az koymuşum kaplara, biraz daha fazla koysam daha iyi bir porsiyon olucakmış ama artık o kadar da olucak ilk seferim bu :)

Böylelikle günlerdir devam eden öğle yemeğinde tavuk yeme geleneği bozulmuş oldu. Ton balığı ile ne kadar tok kalacağımı merak ediyorum, gerçi büyük tenekelerden bir tane yedim. Dolayısıyla yeterince yiyeceğim vardı. Bir de fırında soğan vardı bu gün ofis menümüzde, soğan serbest olduğu için yanına pişmiş soğan da yedim. İşte ton balığı - muffin - soğandan oluşan pek lezzetli bir combo yapmış oldum.

Bu arada el alışkanlığı yine yoğurdumu getirmiştim yanımda, sonra fark ettim ki balık yiyeceğim. Şimdilik yoğurdum buzdolabında duruyor. Belki akşam üstü ara öğünümü onunla yaparım.

Üzerine de yeşil çayımı aldım, işlerime kaldığım yerden devam edebilirim.

Beşinci Gün

Bu diyete başlamamdaki en büyük etkenlerden olan Simla'nın verdiği gazla günüme başladım.
Dün zaten onun tariflerinden bir krep yapmıştım sonra dayanamadım bir de otlu-peynirli muffin yaptım. Gece gece yaptım desem yalan olmaz, pişmesini bekledim ve uyudum. Daha tatmadım kendilerini ama lezzetli duruyorlar.

Kaç gündür tavukla besleniyordum her ne kadar bu durumdan şikayetçi olmasam da değişiklik fena olmaz dedim. Hazır katığım varken (takıldım bu kelimeye farkındayım) bu öğlen için ton balığı yemeğe karar verdim. Bakalım otlu-peynirli muffin ve ton balığı ikilisi ne kadar başarılı olacaklar. :)

Bende demir ve ferritin eksikliği var yada vardı. En sonra tahlillerimden sonra 1 ay ilaç kullandım, sonra tahlile gidemedim işe girdiğim için kaldı. Ferritini yükseltebilmeye en büyük yardımcının kırmızı et yemek olduğu o dönemde etten aldığım demirin emilimi azalmasın diye çaydan vazgeçmiştim. Hoş zaten ben çok siyah çay içmem, sosyal içiciyimdir bu konuda. Ama bu sabah şirkete geldiğimde aklımda sadece çay vardı. İlk fincanımı içtim ikinciyi bile aldım. :) Bana çay içirtemeyenlere selam olsun bu sabah :))

İşte bu sabah diyet günlüğüm böyle, bakalım öğlen nasıl bir mönüm olacak. Heyecanla beklemedeyim..

6 Ocak 2011 Perşembe

İşten dönüşte Tansaş'a uğrayarak pembe pembe bir alışveriş yaptım. Light ürünler için pembe rengin tercih edilmiş olması ironik geliyor bana. Hani böyle bir mutluluk, böyle bir bulutların üzerinde olma hali, böyle ne yaptığını unutturmaca çalışma hali gibi bir his uyandırıyor bende :)

Evime geldim bu akşam için yemeğimi çoktan planlamıştım. Ne zamandır yapmak istediğim ama malzeme eksikliğinden yapamadığım krebi yapacaktım. Açtım Simla'nın blogunu ve krep tarifini alarak akşam yemeğimi şenlendirdim. İlk defa yulaf unu ile bir şey pişirdim. Farklı ama çok tanıdık bir kokusu var daha çıkartamadım ve biraz tatlı sanki. Ben krebi tuzlu severim içine tavuk jambon koymama rağmen o tatlı tadı bastırmadı. Light peynirle destekledim. Sanırım tatlı tariflerinde çok daha başarılı sonuçlar elde edeceğim.

Bu arada sanılmasın ki krep kötüydü, şahsen üçünü de yedim sadece alışık olduğumuz tattan farklı olunca garipseyebiliyor insan. Bu beni caydırır mı? Asla!! Ben çok mutluyum diyetimle :))
Siparişlerim elime ulaştı şimdi akşam eve gidip yeni lezzetler denemek için sabırsızlanıyorum.

Şöyle güzel bir muffin hiç fena olmaz di mi? Süper olur süper :)

Öğlen olmadan akşam olmasını beklemeye başladım bile :)

Dördüncü Gün

Perşembe oldu bile :)

Ben hala Dukan'ın atak evresindeyim. Benim için kolay geçtiği için 5 tam gün yapayim bari diye karar aldım. Gerçi şüpheliyim doğru mu yapıyorum diye, zira genel olarak tokum. Aç mı olmam gerekiyordu acaba o kısım kafamı bulandırıyor.

Sonra bir de esas kilo vermem gereken evre bu evre ama ben kilo vermiş gibi hissetmiyorum. Hissetmiyorum diyorum çünkü malum tartılmadım. Evet evde tartısı olmayan bir diyetçiyim şu anda.. Gerçi bel kısmımda sanki biraz rahatlama var gibi ama psikolojik mi kestiremiyorum :))

Bu sabah yine yumurta - peynir ikilisi ile günümü başlattım, öğlene tavuk ve yoğurt var. Tavuk tok tuttuğu için ilk tercihim. Ayrıca şu kepekli yulaf unundan da sipariş verdim sanırım bu gün elime ulaşacak. Onunla da güzel tarifler hazırlayıp, ton balığı da tüketmeyi planlıyorum. Et, tavuk ekmeksiz yeniyor da ton balığı yenmiyor sanki, onun için Simla'nın tariflerinden yararlanarak ton balığıma katık yapacağım. :) (katık nerden geldi aklıma bir fikrim yok ama madem yazdım kalsın öyle)

Hadi bakalım çalışmaya devam, kendimi çoğu kez oruçlu gibi hissetsem de motivasyonumu kaybetmedim.

Bu arada bir itirafım var, dün akşam ağzıma yerfıstıklı çikolata attım hem de 2 tane :( bunu buraya yazıyorum ki bir daha yapmayayım. Duydun mu Pelin çikolata YOK! Sanırım bu tatlı ihtiyacım için en kısa zamanda keçi pekmezi tozu almalıyım.

5 Ocak 2011 Çarşamba

Üçüncü Gün

Bu gün günlerden çarşamba, diyetlerden üçüncü gün :)
Yine yumurtalı peynirli kahvaltımı yaptım, likit tüketme kısmına geçtim. Suyumu içmeye başladım, yeşil çayım da soğuyor :)

Sütümü ve yoğurdumu yanımda getirdim, böylelikle hem yiyorum hem de zayıflıyorum. Gerçi zayıfladığım konusunda bir bilgim yok çünkü tartılmadan diyete başlayan bir insan evladıyım.

Önemli olanın kaç kilo verdiğim değil kaç kilo olacağım olduğuna inanıyorum. Bu yüzden görünüşümü beğendiğim zaman gidicem tartılıcam bakalım kaç kilo halimi sever mişim :)

İşte böyle, anlayacağınız üzere diyetim kolay gidiyor, genelde tokum. Hatta dün akşam yine fazla doydum. Bu akşam yüklenmelerinin önüne geçmem gerek bir de diyette olucam...

4 Ocak 2011 Salı

öğlen haşlanmış tavuk yemek süper oluyor! o kadar tok tutuyor ki, rahatlıkla 4 saat geçiyor. üzerine ara öğün niyetine beyaz peynir ve 7'de akşam yemeğine kadar sıvı tüketimine devam.

düzenli olarak 2 lt suyumu içiyorum, her gün 2 fincan yeşil çayımı, 1 fincan sade şekersiz nescafemi (evdeysem filtre kahvemi) hop diye indiriveriyorum mideye.

likitler hem tokluk hissi veriyor, hem de vücuttaki yağların atılmasını kolaylaştırıyor, metabolizmayı da hızlandırdığını söylemiş miydim?

İkinci Gün

İkinci gün oldu bile :)

Sabah yine yumurtalı, peynirli kahvaltımı yaptım.
Dün akşam otururken böyle bir şeyler yemek istedim ama ne mümkün saat olmuş 11. Sonra akıl ettim süt serbest!! Bir sevinçle gittim koydum yağsız sütümü bardağa içine de tatlandırıcı ekledim. ohh mis gibi oldu. Hem tok tuttu hem de tatlı ihtiyacımı bastırdı.

Tabi bu gün de aldım yanıma tatlı sütümü. Sütü ne yazık ki sade içemiyorum ama olsun içmesem de olur böyle daha lezzetli oluyor.

Sürekli protein tüketmekten midir nedir neredeyse hiç acıkmıyorum. Daha doğrusu her zaman acıktığım kadar acıkıyorum. Ekstra bir durum yok. Nasıl motive ediyor bu durum beni. Gerçi bir yandan da korkuyorum ya fazla yiyorsam diye :)

Neyse bakalım diyetin 2. gününü hep çok önemli bulmuşumdur. Bu günü atlatan gerisini de atlatır :)

3 Ocak 2011 Pazartesi

İlk Gün

Evet dukan diyetime başlamış bulunmaktayım.

Amacım 2 Ocak Pazar günü başlamaktı, aslında başladım da ama o diyetin şok etkisini yaratacak gibi ilerleyemediğim için dünü pek saymıyorum.

Bu sabah yumurtalı beyaz peynirli kahvaltımı yaptım, sonra bir parça beyaz peynir atıverdim ağzıma öğle yemeğine kadar bir ara öğün olsun diye. Öğle yemeğimde de yedim haşlanmış tavuğumu, light yoğurdumu ve kornişon turşumu şimdi kahve içiyorum midemi bastırmak için :)

İşte böyle,
bu blog tamamen diyetimi yaparken kendimi motive etmek için açtığım bir sayfa olacak. İsteyen gelsin izlesin, istemeyen beni esas blogumdan takip etsin ;)

Haydi bakalım rast gele!