28 Nisan 2011 Perşembe

Şaşırıyorum

Halamın karşı komşusu ile karşılaştım geçen gün işten gelirken. Selamlaştık 1 dk. kısacık konuştuk.
Dün halam diyor ki, "sen karşı komşuyla karşılaşmışsın, o bile söyledi senin ne kadar kilo verdiği"
"Yok artık!" dedim. Kadın beni hepi topu 3-4 kere gördü aylar evvel. O sırada da üzerimde montumla falan toplasan 1 dakikayı geçmeyen bir sohbet yaptık. Nasıl bir fark var anlamadım gitti :)

Şimdi ben bunları yazınca kızmayın. "Oh tabi sen verdin kiloları, bize nispet yapıyorsun" diye. İnanın ben o kadar şaşırıyorum ve seviniyorum ki sizlerle paylaşmadan duramıyorum. Ben hala hedeflediğim kiloda olmadığım için bana kilo verememişim gibi geliyor, daha doğrusu daha son durağa ulaşmadığım için mola vermek için durduğum istasyondakilerin bana "hoşgeldin" demesi garibime gidiyor. "Daha yolum var, sadece dinleniyorum şu anda" demek istiyorum hepsine, diyorum da. Ama onlar her seferinde "Bu kadar yolculuk yeter, bu istasyon iyidir" diyorlar.

Emin olun derdim 36 beden biri olmak değil. Sadece 3 kilo daha vererek hem yuvarlak hesap bir sayıya inmek hem de gözüme batan fazlalıklardan kurtulmak. :)

Bu arada sevdiğim geçen akşam bu konudaki son sözünü söyledi. Eğer ki bir daha kilo alırsam tadımız kaçarmış :) Bir daha beni sadece "miniğe gebeyken" kilolu görmek istiyormuş... İlk cümlesine kızmaya hazırlanırken arkasından böyle tatlı bir cümle kurunca yağlarım eriyiverdi.. (evet o sırada fırsattan istifade, bir kaç gr zayıflamış olabilirim)

26 Nisan 2011 Salı

Bunun 38'i var mı?

Dün akşam alışverişe çıktım.Şu İstanbul Shopping Fest bitmeden kıyafet ihtiyacımı gidermek istedim. 
Geçen hafta perşembe günü de böyle bir girişimim olmuştu fakat o gün sevdiğimin planlanandan erken gelmesi ile daha ilk denememde ortada kalmış, alışveriş keyfimi bitirmiştim. O gün Mango'ya girmiş ve siyah yüksek belli bol paçalı bir pantolon sormuştum. Satış görevlisi çocuk aradı taradı depodan tam istediğim gibi bir şey getirdi. Kaç beden olsun sorusuna, "bilemiyorum, kilo verdim eskiden 40 giyerdim ama 38 olur mu acaba..." diye cevap verince 2 bedeni de getirtti. Aldım pantolonları girdim kabine önce 38'i giyeyim dedim, yüksek bel olunca bel oyuntusu sayesinde daha küçük bedenler rahat olabiliyor. Giydim çıktım, bir bolluk var. 38 giydim bol olamaz diyorum ama bol işte, oturmayan yerler var. Rica ettim 36 getirebilir misiniz diye. Bir yandan da 36 nasılsa olmayacak ama merak ettim diyorum :) Tam o sırada sevdiğim gelmiş bulundu. İstedim diye bekledi beni, o sırada 36 beden pantolonumuz geldi. Ben bir giydim oldu! Şoklar içinde çıktım kabinden :) Satış yapan kızlar da "bu daha iyi olmuş" dediler. Sadece belinde azıcık bir darlık var o kadar, yani tam üzerime oturan oydu. Ben 36 bedene sığdım diye çok mutlu olsam da fiyatının 99,90 olduğunu öğrenince o kadar zahmet verdiğim için özürler dileyerek güzelim 36 beden pantolonumu indirimde almak üzere ayrıldım oradan. Tabi çok mutlu oldum ama biliyorum daha 36 beden olmadığımı, o tamamen o pantolona özgü bir durumdu farkındayım. 

Neyse dün yine Mango'ya gittim. Bu sefer Kadıköy'deki Outlet mağazındayım. Zamanım az, tamamen hedefe yönelik parçaları topluyorum elime. Fakat ne beden alacağımı şaşırıyorum. Aynı şeyin hem 38 hem 40, hem M hem L bedenleri ile doluştum kabine. Gerçekten de 40 ve L büyük geliyor M ve 38'ler ise azıcık dar geliyor. Bir ara tam arasındaydım şimdi 38'e yaklaşmışım. Aldığım parçalardan sadece biri L ve 40 beden. Onun dışında her şeyler 38 beden ve M :) Bir de bilirim Mango'nun kalıpları çok geniş geniş değildir. Orada 40 beden pantolona sığamayıp da kabinden kafamı uzatarak "Bunun 38'i var mı?" diye sorarken yüzümdeki şapşal ifadeye kızın ne gibi bir anlam verdiğini bilemiyorum tabi. Çünkü uzun zamandır böyle bir soru sormamıştım. Hatta belki ilk defa sordum :) 

Anlayacağınız benim için sıkıntı dolu saatler olan alışveriş anlarım keyfe dönüştü. 36 bedene sığabildiğim o andan beri içime dolan özgüven dün akşam 38 bedenlerle tavan yaptı. Ben bu işe başlarken her şeyim 40-42 bedendi. O yüzden mutluluğum gözle görülebilir ve ölçülebilir bir şekilde şimdi dolabımda duruyor :)) 

25 Nisan 2011 Pazartesi

başlığım yok

aslında yazacak yeni bir şeylerim de yok.

şimdi burasının adı "hafiflik hallerim" fakat benim aklımda şu anda hafifliğim pek yok. gofret bağımlılığımdan kurtuldum çok mutluyum kendimi sigarayı bırakmış gibi hissediyorum çünkü bir ara bir daha hiç gofretsiz günüm geçmeyecek sanmıştım :)

gün içinde şahaneyim ne var ki akşamlarım çok kötü :( şimdi ben halamın yanındayım, malum kız halaya çeker ya. biz işte böyle ikimizde pis boğaz kişilikleriz. yan yana gelmemizin kötü olacağını biliyordum, korktuğum gibi de oldu :) akşam yemeklerimiz çok sağlıklı ve kararında oluyor fakat oturma odasına geçince içimize bir yeme aşkı doluyor ki sormayın. çok kötü, çok bu işe bir çare bulmak lazım...
bir de anlayamadığım bir konuyu daha paylaşmak istiyorum. şimdi evet ben kilo verdim, artık çevremde beni görüp de bunu söylemeyen yok. bu durum beni acayip mutlu ediyor. daha önce uzun bir itiraf yazım olmuştu. o zaman da söylemiştim, kilo verme başarılarımı sahiplenemediğimi. ama bu sefer öyle değil işte, nasıl sahipleniyorum bu işi. "evet ben kilo verdim" diyorum gururla.

işte böyle bana kilo verdiğimi söyleyenler arasında bir de şu baş göstermeye başladı "ama çok vermişsin daha verme" duyanda 34 beden oldum sanacak. canlarım cananlarım ben hala 38 bedene zor sığıyorum, yani öyle çoook zayıf değilim, bırakın ben karar vereyim daha kilo verip vermeyeceğime....

21 Nisan 2011 Perşembe

Tamam tamam sustum

Vega'nın bir şarkısı vardı "tamam tamam sustum" diye. Başlık onlardan çalmadır anlayacağınız. 
Uzun zamandır yokum yine ortalarda. Peki neden? Çünkü utanıyorum... 
Artık itiraf etmem gerek sanırım, benim pedal çevireceğim falan yok :( 
O kadar minder aldım ses yapmasın diye, sabahları saatimi erkene kuruyorum kalkayım diye ama yok! Aynen ertelediğim gibi uyuyorum... 
Anlamıyorum daha önce o kadar güzel kalkan ben, neden şimdi kalkamıyorum diye. Mesela bu sabah öyle güzel uyandım ki, cam gibi açıldı gözlerim. Ama kalkmadım yine... 
Üzülüyorum kendime böyle şeyler yaptığımda. Ne güzel her sabah spor yapıyordum hem de bundan çok memnundum. 
Bu arada 100 gr almış bulunmaktayım. Ama bunu hiç kafama takmıyorum çünkü bu aralar her gün mutlaka bir gofret yiyorum ve 2 akşamdır evde dolma var. Ve o muhteşem dolmalarla pirinç yiyorum. Anlayacağınız çok normal, hatta az bile aldım desem yeridir. 
Gofret sevmeyen ben, nerden tutuldum bu illete anlamadım. Aklımda hep çikolatalı gofret var... 
Yalnız daha önce öyle çok motive gidiyordum ya sanırım onun sebebi önümde çok açık bir hedefin oluşuydu. Nişana kadar dedim ve gerçekten de nişanda istediğim kilodaydım. Şimdi düğüne kadar diyorum ama düğüne daha 3 ay olunca seriyorum. Aslında tam kritik noktadayım. Kilolar verilmiş, canı çekilen şeyler ufak ufak yenmeye başlanmış bakılmış ki kilolar geri gelmiyor iyicene serilmiş. İşte tam bu noktada dizginleri tekrar elime almalıyım. Çünkü tam kilo alma evresinin bu evre olduğuna inanıyorum. Şu anda yediklerimi yakıyorum ama bir kaç zaman sonra vücut yakmamaya başlayacak ve bir anda o bin bir zahmetle verdiğim kilocuklarım geri gelecek. İşte bu yüzden bu sabah kendime en yakın hedefimi belirledim. 
28 Nisan perşembe gününe kadar 67.500 olacağım. Yani 1 haftada 1 kilo. Ki bu gayet ideal bir rutin. Nihai hedefim 65 ama böyle ufak ufak ilerleyeceğim. Motivasyonum pamuk ipliğinde çünkü, sıkı tutunmam gerek....

15 Nisan 2011 Cuma

güneş 2

Öğleden sonra geleceğim dedim ve geldim :)

Şimdi canlarım, en son ne demiştim? spor yapamadım çünkü ses oluyor. Ama ne oldu, sevgili Marjo bana bir minder tavsiye etti. Hemen girdim hepsiburada.com'a siparişimi verdim. Bu gün elime ulaştı, artık ben de alt kata ses gider mi endişesi yaşamadan pedal çevirmeye devam edebileceğim :) Yehuuu diye bağırasım var da şirkette pek hoş karşılanmaz diye susuyorum :)

Diyete gelirsek, yemeklerimi küçük porsiyonlar halinde tüketmeye devam ediyorum. Sık sık yiyorum ve mutlaka en az 2 LT suyumu bitiyorum. Fakat bütün bir hafta bunlara ek olarak bir de gofret yedim. Ki ben gofret pek sevmem, annemdir gofretçi. Ama bu hafta ne olduysa her gün mutlaka bir gofret yedim, gerçi bu gün sebebi anlaşıldı. Sevgili regl zamanım gelmiş :)

Yalnız gariptir ki normalde regl öncesi şişerdim bu sefer hiç öyle bir şişlik hissetmiyorum. Yok ben hissetmediğim halde şişmişsem o daha da muhteşem olur, düşünsenize 3-4 gün sonra bir anda şişlik inecek ben sandığımdan da zayıf olduğumu anlayacağım. (hayaller, hayaller...)

İşte son durum böyle.. Benim evdeki bilgisayarım bozulduğu için pazartesiye kadar görüşemeyeceğiz. Bakalım ben nasıl geçireceğim 2 günümü. Yarın da ilk gelinlik provam var, acaba regl oldum diye ertelesem mi diyorum ama şişlik yok işte ne gerek :D

Yine çenem düştü, öpüyorum şekerlerim! Görüşürüz pazartesi :)

güneş

şimdi işim var, öğleden sonra geleceğim.
harika bir gün,
öpüldünüz!

13 Nisan 2011 Çarşamba

Yaptım oldu diyecektim olmadı

Canlarım!! Bu sabah gönül rahatlığıyla yazıyorum :) Sonunda uyanabildim, sabah erkenden kalktım ve bisikletimin başına geçtim yalnız sadece 5 dak. çevirebildim. Neden mi? Çünkü sabahın 6 buçuğunda çevirdiğim bu pedal o sabah sessizliğinde çok ses yapıyor. Benim evimde alt katım kazan dairesi kimse yok altımda, bisiklette salonda duruyordu yani o saatte uyuyan birilerine sesin gitmeyeceği bir yerdeydi. Fakat şimdi bisiklet odamda duruyor ve altımdaki odada o saatte uyuyan insanlar var. Sessizlikte o kadar yüksek geldi ki sesi, rahatsız oldum insanların tepesinde sabah sabah pedal çevirdiğim için. Ve bu işi akşama almaya karar verdim. Akşam yapmak biraz daha zor geliyor aslında ama bırakmayacağım peşini. Alışana kadar devam :)

Bir de 3 gündür kafamı çikolatadan kaldıramıyorum. Regl olacağım eli kulağında onu biliyorum ama uzun zamandır bu kadar krizli gelmemişti. Neyse ki daha kiloma bir etkisi olmadı hatta ben yine 68.400 oldum bile :) Birazcık daha gayretle mis gibi 65 olacağım belli, yani inşallah :)

11 Nisan 2011 Pazartesi

o eski halimden eser yok şimdi,
sabah uykuları ile dalarım şimdi,
tutun kollarımdan uyurum şimdi,
yorgunum dostlarım yorgunum yorgun... 

8 Nisan 2011 Cuma

saat

ay canlarım dün geliyorum, dönüyorum dedim ama dönemedim çünkü ben akıllısı alarmımı ayarlamayı unutmuşum  ve uyumuşum mis gibi :) bir uyandım bırakın pedal çevirmeyi kahvaltı edecek zamanım kalmamış neredeyse geç kalıyormuşum. ama o arada tartıya çıkıverdim. halama giderken tartımı da aldım yanıma sanki orada yokmuş gibi :) ama ne yapayım hep aynı tartıda tartılmak gerekiyor :) neyse işte bir baktım 68.700, yüzümde güller açarak giyinmeye koştum. demek ki o şokla verdiğim kilolar şokla alındı ama birazcık dikkat etmeye başladım mı geri gidiyor. aman nasıl moral oldu sabah sabah bana :) 

şimdi 16 nisan'da ilk gelinlik provam var, o güne kadar 67 olursam iyi olacak. çünkü o gün vücut ölçülerime göre kumaş ayarlanacak ne kadar zayıf olursam o kadar iyi çünkü sonrasında da kilo vermeye devam etmeyi planlıyorum sonra üzerimden düşmesin :)

hiç büyük harf kullanmamışım, bu yazı da böyle kuralsız olsun madem :)

7 Nisan 2011 Perşembe

Geliyorum, dönüyorum...

kızlar sahalara geri dönüyorum :)

26 Mart'tan beri süre gelen durgunluğum bitiyor. Taşındım, önümüzdeki 3 ay boyunca halamda kalacağım, bu süre içinde evimde tadilat olacak, evi baştan yaratacağız. Sonrasında da kısmetse yeni evde, sevdiğimle yeni bir hayata başlayacağız. Benim bütün bu kilo telaşım bundandır :) Şu anda en büyük motivasyonum bu o yüzden beni takipte kalın, öyle ya da böyle hafifleyeceğim :))

En son öksürdüğümden de bahsetmiştim, işte 26 Mart'tan beri peşimi bırakmayan diğer şey de boğaz trafiğim. En sonunda öksürüğe çevirdi, geceleri beni uyutmadı, gündüzleri kısık sesle dolaştırdı ama sanırım artık geldiği gibi gidiyor...

Bu öksürük hali, taşınma telaşı derken tabi ne pedal çevirebildim ne doğru düzgün yediklerime dikkat edebildim. Ne oldu peki? Şokla giden kilo, aynı şokla geri geldi.. En son 68,400'ü görmüştüm. Şimdi 69,400 oldum. Gerçi 1,5 kilo vermiştim 1 kilo geri aldım ama olsun yine de orada kalabilmek isterdim. Tabi bu duruma takılmayacağım, sağlığım yerinde olsun da gerisi kolay diyeceğim...

Taşınma işim bitti, öksürüğüm de geçti. Artık bisikletimle aynı evdeyim. (o benden bir kaç gün önce taşındı da geçici evimize) kısaca kaldığım yerden devam edebilirim. Yine her sabah 25 dakika pedal çevirmece ve gün içinde kendimi diyet psikolojisine sokmadan yediklerime dikkat etmece :)

Haydi bakalım geri dönüyoruz!!

4 Nisan 2011 Pazartesi

biraz öksürüyorum,
ufaktan taşınıyorum,
azıcık yorgunum,
önümüzdeki günler suskunum...

iyi bakın kendinize,
görüşürüz bir kaç güne...

1 Nisan 2011 Cuma

Pes ediyorum..

Pes ediyorum gün saymayacağım...
Ama pedal çevirmeye ve hafiflemeye pes etmiyorum yanlış anlaşılmasın. Sadece bu hafta sabahları çok kolay uyunan ben bir türlü uyanamadım. Bahane aramıyorum ama şu saatler bir saat ileri atılınca sabahları karanlığa kalkar oldum sanırım bu etkiledi beni. Her gece "tamam yarın sabah kalkıyorum pedal çevirmeye" diye uyuyorum ama sabah alarmı duyduğumda her şey değişiyor. Öyle karanlık öyle kasvetli oluyor ki odam yatağımdan çıkmayı bırakın gözlerimi açmayı beceremiyorum.

E tabi sürekli bir suçluluk duygusu hali, spor yapmıyorum diye. İşte şimdi o suçluluk duygusunu yaşamaya pes etmeye karar verdim. Ne kadar suçlu hissetsem de değişen bir şey olmuyor bari kendimi boş yere üzmeyeyim :))

Bu hafta sonu bir de taşınıyorum ama ufak bir taşınma. 3 aylığına halamın yanına geçiyorum, şu anda oturacağım ev tadilata girecek. Bisikletimi de yanımda götüreceğim. Üstelik halamın evi sahile falan çok yakın, havalarda ısınıyor. Artık sadece sabahları pedal değil akşamları da yürüyüş yapabilmeyi umuyorum.

İşte benim bu aralar hareket hallerim böyle. Diyet hallerim ise kaldığı yerden devam ediyor sadece hasta olduğum 2 gün biraz anne yüklemesi olduğu için 68,400'den 69 olmuşum yine. Ama çok büyütmedim sağlıklı olayım 600 gr her türlü verilir değil mi şekerlerim :))

Bu arada denizkızı yorumlarınla sürekli buradasın, teşekkür ederim. Takip edildiğini hissettiği zaman daha bir sorumluluk yükleniyor insan. İyi oluyor iyi :)) Dedim ve o sırada yeni yorum bıraktığını gördüm, mahçup oldum :( Yok şekerim bu gün de pedal...