22 Haziran 2017 Perşembe

Şekersiz Halim - 2

Uzun süren çöplük gibi beslenme düzeninden sonra hayatımdan rafine şekeri ve vücuduma aynı etkiyi yapan şeyleri çıkarma kararı aldım. Çok okumadım. Deli gibi araştırmadım. Zaten pek çoğunu biliyordum. O sırada Özge'nin bunu denemesi ve yazdığı yazı ilham verdi. Yıllardır İrem'i de takip ediyor, çocuklarla beraber şekersiz hayat nasıl da güzel oluyormuş görüyordum.

Kurallarımı belirledim;

21 Gün Uzak Durulacaklar

  • Eklenti şeker olan tüm yiyecekler (bunun için iyi bir etiket avcısı olmanız gerekiyor.) 
  • Karbonhidratlar (tam buğday dışındaki tüm unlu mamuller, pilav, makarna vb.)
  • Patates 
  • Tüm gazlı içecekler, meyve suları
  • Soslar
  • Alkol 
21 Gün Yakın Durulacaklar
  • Protein (et, tavuk, hindi, balık...) 
  • Sebze (zeytinyağlı veya çiğ)
  • Salata (çok az yedim, daha çok sebze olarak çoban salata tükettim)
  • Yoğurt
  • Kuruyemiş (diyet olarak yapmadığımdan çok abartmadan ama miktara da takılmadan yedim)
  • Su, soda, ayran, kahve (taze sıkılmış limonlu soda candır)
  • Meyve (Taze, kuru ayırt etmeden abartmadan tükettim)
1 Haziran Çarşamba günü başladım. 
İlk günler o kadar kolay geçti ki, farkında olmadan ağzıma yasak bir şeyler mi attım acaba diye düşünmedim değil. 

Bu arada bitmek bilmeyen ve giderek artan pis bir kuru öksürükle savaşıyordum. Cumartesi günü doktora gittiğimizde, sevgili öksürüğümün reflüden kaynaklı olduğunu öğrendim. Doktor bir reflü ilacı ve öksürüğü hafifletmesi için de bir şurup verdi. Aynı zamanda da pilav, makarna, kızartma gibi şeylerden uzak durmamı ve akşam 21.00 sonrası bir şey yemememi söyledi. Bingo! Zaten ben de tam da böyle besleniyordum. Şurubu içmeye başladım ama bir gariplik vardı. 2 gün günde 3 kere içtikten sonra garipliği fark ettim, şurubun içindekileri okuduğumuda şeker yazıyordu :( Öksürüğümde oldukça hafiflediği için bıraktım şurubu ama farkında olmadan şeker almış oldum. Şekerin nasıl da fark ettirmeden hayatımızın tam da göbeğine yerleştiğinin en can alıcı farkındalığıydı benim için. 

Bu süreçte kendime dair en büyük farkındalığım, beni zorlayanın tatlı ve çikolatalar değil de ekmek ve hamur işleri olmasıydı. Çıtır çıtır bir ekmeğin şöyle bir köşesinden koparıvermek istediğim çok oldu. Ama yapmadım. Canım çok ekmek türü istediğinde ekşi mayalı tam buğday ekmeğinden günde 2 dilimi aşmayacak şekilde tükettim. 

21 Haziran itibariyle tamamladım süreci. Şurup içtiğim günleri de içinde tuttum çünkü bilerek almamıştım o şekeri. Özellikle bu süreçte kendime koyduğum hedef çok istesem de ağzıma bir lokma dahi yasaklı listesinden bir şey atmamaktı. Bu açıdan arada belki de farkında olmadan kural dışı bir şeyler yemişsem bile kendimi şekersiz 21 gün geçirmiş olarak sayıyorum. 

Şekersizliğin güzellikleri;
  • Sabahları çok rahat uyandım.
  • Acıktığında canavara dönüşen ben, sadece acıktım. Ne ayıldım, ne bayıldım. Gerçek fiziksel açlık denen şeyin ne kadar kolay üstesinden gelinebilir olduğunu gördüm. 
  • 4,5 kilo verdim. 
  • Fiziksel olarak daha enerjik ve iyi hissettim. 
Şekersizliğin özlettikleri;
  • Şöyle çıtır çıtır bir ekmeğin köşesinden koparıvermek 
  • Lahmacun, pizza ve pide :)
  • Alkollü sohbetler, muhabbetler
Bundan sonra nasıl devam edeceğim? 

Şekersiz yaşam kesinlikle şahane bir şey olmakla birlikte sürdürülebilirliğini çok anlamlı bulmuyorum. Kontrollü bir şekilde devam etme niyetindeyim. Yasaklı listesinden günde 1 kere kullanma hakkı tanımayı düşünüyorum kendime. Eğer ki birden fazla olursa hemen telafi etme niyetindeyim çünkü şeker bir kere girdi mi vücuda hep beslenmek isteyen obur bir canavara dönüşüyor. 

22. Gün itirafı

Sabah çikolata yedim. Evet 21 günün ardından uyandığım ilk sabah koşa koşa çikolata yedim. Ve kendimi çok kötü hissediyorum. Hayır kendimi falan suçlamıyorum. Öyle bir kötülük değil. Tamamen fiziksel bir kötülük. Boğazım yandı, midem bulandı. Evet baya baya bir ufacık çikolata parçasıyla dengem şaştı. Normalde kare kare çikolata yiyebilen biri olarak bu durumdan oldukça etkilendim. İyi ki yemişim. Yemesem bu kadar keskin bir farkı hemen hissedip, yoluma devam etme konusunda motive olamazdım. 

Özge gibi şekersiz 40 gün, 100 gün diye devam edebilir miyim bilmem. Daha çok İrem gibi olabildiğince şekersiz beslenmeye çalışmak şeklinde geçecektir hayatım diye düşünüyorum. Ancak bu deneyimin oldukça yapılabilir olduğuna inanıyorum ve herkesin bu şeker illetinden kurtulmasını diliyorum. 

15 Haziran 2017 Perşembe

Şekersiz Halim - 1

Oh be, sonunda yaklaşık dört yıl sonra yazı yazıyorum.
Kimse için de değil, en çok kendim için. Aynı şu anda deneyimlediğim "şekersiz hayat" gibi.

Buralarda yokken hamile kaldım, doğurdum, emzirdim, büyüttüm, kilo verdim, verdiğim kiloların hepsini aldım, çalıştım, çabaladım, yoruldum.
79 kilo ile hamile kaldım ve 41. haftada doğum yaparken 15 kilo almış olarak 94 ile hastanedeydim. Doğumdan 1 ay sonra 83 kiloydum. Kendiliğinden gitti 11 kilo. O 83 kiloda aylarca kaldım, 84 oldum. Sonra 2016'nın Mayıs'ında pek sevgili Ceren Yavuz ile çalıştım. Ki kendisinden o kadar güzel şeyler öğrendim ki, herkese web sitesini detaylı incelemesini ve Instagram hesabını takip etmesini öneriyorum.

Ceren ile çalışmamız sonucunda 8 haftada 8 kilo verdim. Bu zaten kilo vermek istediğim her zaman biraz dikkat ettiğimde elde ettiğim sonuçtu. Ancak bu sırada öğrendiklerim ve aklıma kazınanlar, kendimde fark ettiklerim daha önceki deneyimlerimden farklıydı.

Örneğin şekere karşı olan farkındalığım oldukça derinleşti. Şeker ne demek ve ne yapar konusundaki görmezden gelmeye çalıştığım tehlikeler netleşti. Kilomu koruyamadım çünkü yine beslenme düzenimi eski haline çevirmiş, bol bol karbonhidrat tüketmeye başlamıştım. Hızla değil ancak yavaş yavaş aldım geri 8 kilonun ve yine oldum 84 kilo.

Uzun bir zaman böyle yaşadım. Nereden başlayacağımı biliyor ama başlayamıyordum. Sonra güneş ışıldamaya ve havalar ısınmaya başladı. Enerjim yükseldikçe sis bulutları dağıldı ve önümü görmeye başladım ve buldum ne yapacağımı...