17 Şubat 2011 Perşembe

Kızarmış Ekmek içindi Bu yazı bak neler çıktı....

Dikkat Bu Uzun bir İtiraf Yazısıdır...

Normalde çok ekmek yiyen birisi değildim taaa ki 2007 sonbaharında yaptığım diyete kadar. (Vay! 3 sene olmuş.) O diyet hayatımda yaptığım en başarılı diyetti. Benim için hem çok iyi hem çok kötü sonuçlar doğurdu. O diyeti yaparken yanımda en yakın arkadaşlarımdan biri vardı ve diyet onun daha önce dr kontrolünde yaptığı ve ciddi kilolar verdiği diyetin aynısıydı. O daha önce yaptığından yönlendirmeleri yapan da oydu. O zamanlar öğrenci evinde olduğumuz için 24 saat beraberdik ve sağlıklı beslenme uzmanımla beraber yaşıyor gibiydim. Bütün yediklerim kontrol altındaydı. O dönem 1,5 ayda 6 kilo vermiştim. (70 kilodan 64 kiloya düşmüştüm.) Çevremdeki herkes bendeki değişimi fark etmiş, sevdiğim bana bir kez daha aşık olmuş, ben hiç giymediğim kıyafetleri giymeye başlamıştım. Çok mutluydum çok! Ama mutluluğum çok uzun sürmedi çünkü sandım ki bir kere böyle kilo verince öyle kalacağım. Ama kalmadım, 1 sene sonra eski halime dönmüştüm bile. Biraz inkar ediyordum bu durumu, çünkü hala kilo verdikten sonra aldığım kotların içine giriyordum. Tabi kotların patlamak üzere olduğu gerçeğini göz ardı ederek. Hala yüzüm yuvarlanmamıştı demek ki o kadar da çok kilo almamıştım. Tabi bu tamamen benim kendimi kandırma yalanlarımdan biriydi. Almıştım işte bütün o kiloları. Yine 70 kilo olmuştum. 70 kilo olduğum zamanlarda bile insanlar benim kilomu 60 diye tahmin ederken 64 kiloyken sanırım 55 kilo falan gibi duruyordum o yüzden çok iyi bir duruşa sahip olmuştum ama işte şimdi yine 70tim. Yeniden aynı diyeti yapmaya çalıştım ama sürdüremedim, devamını getiremedim. Bir önceki diyetimdeki başarının sürekli "başka biri" tarafından kontrol altından tutulmaktan geldiğine inandım, o zamanki başarının sadece bana ait olmadığına inandım. O sırada okul bitmişti, iş arıyordum ve bulamıyordum. İşsizdim, sıkılıyordum. Yedim.. Verdiğim kiloları almam yetmezmiş gibi daha da aldım. Bu arada "düşünce gücüyle" daha yakından tanıştım. Duygusal yiyiciliğin ne demek olduğunu öğrendim. Benim de bir duygusal yiyici olduğum gerçeğiyle yüzleştim. Kilo vermemin sadece fiziksel bir süreç değil psikolojik de bir süreç olduğunu kavramaya başladım. (Sonrasında da bu fikri sorgulamaya başladım) Sonra sevdiğimin askerlik işi çıktı, o askere gidecekti ve sevdiği yiyecekler yapılıp duruluyordu. Ben de yanında onunla birlikte besleniyordum. Askere gittiğinin ertesi günü kendimi diyetisyene attım, tartı 75 gösteriyordu. Vücudum inanılmaz şişkindi, su toplamıştım. (Gerçi sonrasında eve gittiğimde tam diyetisyendeyken regl olmuş olduğumu fark ettim, malum regl dönemi=şişkinlik dönemi) Ama bu bir mazeret değildi tabi. Artık 64 kilo olan Pelin'den tam 11 kilo uzaktım. Bir program yaptık, bu programa göre 2 ayda 10 kilo hedefledi dr. bence fazla büyük bir hedefti ve kendime 2 ayda 10 kilo verebileceğime inanmadım. Başladım diyete ve 2 ayda anca 5 kilo verebildim. Verilen paraya acıdım, yapamadığım için kendime kızdım. O 5 kilo hiç kalıcı olmadı ve sürekli 2-3 kilo aldım, verdim. Bir gün 73, bir gün 74, bir gün 72 oldum. Ama bir daha 70 altına inemedim. Kış oldu yüksek lisansa başladım. Hala işsizim farkındaysanız. Ruhum başarısız olduğum gerçeğiyle dolu. Evet okuyorum yine ama istediğim esas şey bir iş. Ya da ben öyle sanıyorum. Bir türlü işe giremediğim için kendimi aciz hissediyorum. Spora gitmeye başlıyorum, vücudum kendine geliyor şöyle bir toparlıyor. Diyetlerle ilgili kitaplar okuyorum, yediklerime dikkat ediyorum. Kendimi sürekli olarak light ürünlerle beslenmek zorundaymışım gibi hissediyorum. Kalorili yiyecekler yerken insanların "Pelin bunu bu kiloyla nasıl yersin, biraz dikkat etsene" diye düşündüklerini sanıyorum. İçimde sürekli bir pişmanlık. Bir yandan özlüyorum, deli gibi sevdiğimi özlüyorum. O yok, uzakta, hem de tehlikeli yerlerde. Onu kaybetme korkusu ile akşam yalnızlıklarımı dolduruyorum yiyeceklerle. Askerden döndüğünde zayıf bir Pelin olarak onu karşılamak için planlar yapıyorum. Şu kadar zamanda bu kadar veririm, böyle yerim, şöyle içerim diyorum ama olmuyor. Olmadıkça daha çok üzülüyorum, olmadıkça daha çok kızıyorum kendime. O dönüyor, 15 ay bitiyor. Ben hala bıraktığı yerdeyim. Hala 70 üzerinde bir kilom var. O beni bir kere öyle zayıf gördü ya, istersem zayıflayabileceğimi gördü ya. İstiyo ki yine öyle olayım. Haksız sayılmaz, bu fazlalıklardan kurtulmak benim için de gerekli üstelik yapabilmişliğimde var. Ama beceremiyorum bir türlü o rutini tekrardan kuramıyorum. En sonunda yeni yılı hedefliyorum. Dukan diyetini farklı buluyorum. Üstelik aç kalmamak üzerine dayalı bu sistemle, sevdiğim proteinlerle besleneceğim. Aç kalınca başımın dönmesine çare var. Çünkü bu açlık hali beni korkutan bir hal almaya başlamıştı. Aç kaldım mı bayılacak gibi hissediyorum ve gözüm bir şey görmüyor. O ilk diyetimi yaparken böyle bir sorunum yoktu sonra çıktı. Şimdi aç kalmak benim için dayanılmaz bir şey. Dukana başladım, iyi gidiyordum. 3 kilo vermiştim. Neden bıraktığımı hala bilmiyorum. Bırakınca kendimi klasik kıtlıktan çıkmış insan moduna soktum, tatlı yedim. Tatlı yediğimde anladım ki tatlı bana yaramıyor. Baş dönmelerimin esas sebebi o. Biliyorum neden olduğunu da, kan şekerimi çok hızlı yükseltiyor sonrasında da tabi ki hızlı düşüyor. Daha yavaş yükselmesi gerek ki kontrollü olsun. İşte şimdi ne diyetteyim ne değilim. Hala pilav, makarna yemiyorum. Hala hamurdan kaçıyorum ama işte ekmek var. Bütün diyetim boyunca aklımda sadece kızarmış ekmek vardı. Şimdi her sabah kızarmış ekmek yiyorum bir daha gün içinde yemiyorum.

Bu gün bunları anlatma niyetiyle başlamamıştım yazıya, sadece diyetteyken en fazla kızarmış ekmek özlediğimi anlatacaktım. Ama birden yıllardır içimde biriktirdiklerimi kusarken buldum kendimi. Özellikle durdurmadım çünkü ilk defa anlattım bunları benden başka birilerine. Rahatladım mı bilmiyorum. Ama içimden çıktıkları için mutluyum. Daha eklenecek çok şeyler vardır eminim ama şimdi bu kadarı döküldü parmaklarımdan...

2 yorum:

  1. bence de icini doktun rahatladin. simdi onune bakma zamani. zararin neresinden donulse kardir sozunu unutmamak lazim. bir suredir diyeti birakmissin olsun. yeniden baslayabilirsin. yaz geliyor, daha az acikacagiz daha az enerji ihtiyaci olacak. bence en onemlisi motive olmak. herkesin motivesi farkli. kimin de sevgili kimin de begenileceginin hayali vs. sabahlari ekmege devam et bence. ama iste su kan sekerimizi yukselten seylere hic bulasmamak lazim. cunku bir laf vardir degdirdim mi (agzimi) gidiyor. bir lokma derken hepsini yememiz saniyeler kisaliginda...

    YanıtlaSil
  2. Zencefilli çörek, öncelikle sabredip de yazıyı okuduğun için teşekkürler :)
    haklısın gerçekten de zararın neresinden dönülse kardır, ben de bu kardan yararlanmaya çalışıyorum şimdi :)
    şekerli yiyeceklerden de gerçekten uzak durmaya çalışıyorum çünkü bana iyi gelmiyor kabul ettim artık bu gerçeği :)

    YanıtlaSil